AKSARAY TARİHİ
İl merkez sınırları içerisinde 1960’lı yıllardan bu yana kazı çalışmaları sürdürülen Âşıklı Höyük ve Acem Höyük yerleşim yerlerinden elde edilen belge ve bilgiler ışığında Aksaray’ın tarih çizgisinin Cilalı Taş dönemine kadar (M.Ö. 8000–7000) kadar uzandığı gözlenmiştir.
Hititler, Asur Ticaret kolonileri, Frigyalılar, Lidyalılar, Medler, Persler, Kapadokyalılar ve Romalılar Aksaray ve çevresinde hükümranlık en önemli devletler olarak karşımıza çıkarlar. Kapadokya krallığı zamanında “Garsaurua” denilen şehir Archalaus’un Kapadokya Kralı olmasından sonra buraya özel bir önem vermesi ve yeniden imar ettirmesi sonucu Türkler tarafından alınıncaya kadar Archalau’un adıyla “Archalais!” veya “Colonia Archalais” olarak anılmıştır.
Türklerin Anadolu’yu fethiyle birlikte Melik Danişment Ahmet Gazi, bütün Kapadokya ile birlikte Aksaray’ı da ele geçirmiş ve Aksaray Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurulmasıyla bu devletin önemli merkezleri arasına girmiştir. 1470 yılında Fatih Sultan Mehmet Han kumandanlarından İshak Paşa tarafından Osmanlı hâkimiyeti altına alınmıştır. İshak Paşa, Fatih Sultan Mehmet Han emriyle halkın bir bölümünü İstanbul’un bugünde Aksaray adıyla anılan semtine naklettirmiştir.
Aksaray adının nereden geldiğine dair birçok rivayetler vardır. Haçlı seferleri sırasında II. Kılıçaslan başkent Konya dışında askeri bir üs kurmayı düşünür. Bunun için günümüzdeki Aksaray’ı seçer. Şehri sağlam surlarla medrese, cami, hastane, bedesten vb. kamu yapılarla süsler. Her zafer dönüşünde Aksaray’a uğrar, şenlikleri burada başlatır. Şehre de “Zafer Yurdu” manasında “DAR-ÜZ ZAFER” adını verir.
İkinci bir rivayet II. Kılıçaslan burayı o kadar çok sevmektedir ki kötü niyetli kişilerin bu kente giremeyeceğine dair bir ferman çıkartır. Suç işleyenlerin hemen başı vurulacaktır. Evliya Çelebi’nin anlattığına göre bu amaçla sarayın giriş kapısının iki yanına Tunçtan iki aslan heykeli yaptırır. Bunlar şehre gözcülük eder, kötü niyetli kişiler kente girdiklerinde aslanlar ağızlarından çıkardıkları alevlerle onları yakar kül ederler. Bu yüzden iyilerin, doğruların, Salihlerin yaşadığı Aksaray’a “İyilerin Yurdu, Salihlerin Yurdu” anlamına gelen “DAR-US SÜLEHA” adını vermiştir.
Cumhuriyet öncesi Aksaray, bağımsız bir Liva olan Niğde’ye bağlı bir ilçe statüsünde iken 14.10.1920 tarih ve 40 sayılı Kanunla müstakil liva haline getirilmiş, kendisine Arapsun (Gülşehir) ve Koçhisar (Şereflikoçhisar) ilçeleri bağlanmıştır. 20.05.1933 tarih ve 2197 sayılı kanunla yine Niğde’ye bağlı bir ilçe haline getirilmiş aradan 56 yıl geçtikten sonra 15.06.1989 gün ve 3578 sayılı kanunla tekrar il statüsü verilmiştir.
56 yıllık özlemimizin giderilmesinde emeği geçen rahmetli eski milletvekilimiz Raşit DALDAL ablasının vefatına rağmen mecliste nöbet tutarak cenazeye katılmamıştır. Bu fedakârlığından dolayı Raşit DALDAL’ a, eski milletvekili Mahmut ÖZTÜRK’ e, rahmetli eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Devlet Bakanı Mehmet ALTINSOY’ a ve verdiği sözü tutan Rahmetli eski Cumhurbaşkanımız Turgut ÖZAL’ a sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum.